BARAKA VE SOL KANAT’TAN 1 EYLÜL AÇIKLAMASI

 

“Dünya kaptalizminin sürükleyicisi olan devletler, 19. yüzyıldan beri kendi emperyalist gündemlerini oluşturmakta ve takip etmektedirler. Amaçları, kapitalist ekonomiyi sürdürmek ve onu kontrol altına almaktır. Bunu başarabilmek için de her yolu denemekteler. Başvurdukları en sert yol ise savaşlardır. Bu yüzden, savaşların sona ermesini ve barışın kurulmasını gerçekten ve yürekten talep etmek için, kapitalizme ve emperyalizme de karşı olmak gerekir. Barış mücadelesi, anti-kapitalist mücadele ile çok yakından bağlantılıdır.
Bugün, komşusu olduğumuz Ortadoğu coğrafyası bir kez daha emperyalist politikaların merkezi oyun alanı haline gelmektedir. Emperyalist güçler, kendi çıkarlarını korumak pahasına savaşlara, bölge insanlarının açlığına ve sefaletine sebep olmaktadırlar. Ayrıca, bölge insanlarının kültürel, etnik ve dini farklılıkları, emperyalist çıkarlar uğruna suistimal edilmektedir. Bölge insanları, kendilerini bu hale düşüren çelişkilerin ve çatışmaların sebebi ve sorumlusu değildirler; bölge insanları, emperyalizmin kurbanıdırlar. Bu yüzden, böylesi bir dönemde barışı ve emperyalist baskılardan kurtulmayı ve özgürleşmeyi talep etmek, bölge halklarının çıkarınadır.
Bizler, tarihi çatışma ve savaşlar ile dolu olan bölünmüş bir ülkenin insanlarıyız. Bu yüzden de, Kıbrıslı Türk halkı ile Kıbrıslı Elen halkını karşı karşıya getiren milliyetçik ve şovenizm karşısında duyarlı olmalıyız. Bizler biliyoruz ki, birlikte yaşamak için, Kıbrıs’ta barışı kurmak için, mücadelemiz Kıbrıs üzerinde emperyalist çıkarları olan güçlere ve onların yerli işbirlikçilerine karşı olmalıdır. Son olarak, akılda tutulması gereken en önemli şey, Kıbrıs’ta barışın ancak halklar tarafından ve halklarla birlikte oluşturulabilecğeidir. Kıbrıslı Türk halkı ve Kıbrıslı Elen halkı BM’den, AB’den, ABD’den veya NATO’dan bir çözüm ve barış beklemekten vazgeçmelidirler. Örgütlenmiş ve harekete geçmiş halkların aktif katılımının sürükleyicisi olmadığı bir barış, ancak emperyalist güçlerin kendi çıkarlarına uygun bir dayatma olur. Kendi çözüm yollarımızı kendimiz geliştirmeliyiz ve bunu hayatın içinde ve sokaklarda yapmalıyız. Yabancı aktörlerin bize dayatacağı bir çözüme mahkum olmamalıyız. Aklımızdan çıkarmamalıyız ki, barış mücadelemizde güvenilir müttefiklerimiz olabilecek kesimler, ancak bölge ülkelerin halklarıdır. Bu yüzden de Türkiye halkları ve Yunanistan halkları ile barış için ortak mücadele adına bağlar kurmak bizler için çok önemlidir.”