“DAYANIŞMA HALKLARIN ZERAFETİDİR”

YUNANİSTAN VE AVRUPA HALKLARIYLA ENTERNASYONAL DAYANIŞMA EYLEMİ

 

Baraka, Barikat ve Devrimci Komünist Birlik’ten ortak basın açıklaması

“DAYANIŞMA HALKLARIN ZERAFETİDİR”

 

 

Baraka Kültür Merkezi, Barikat ve Devrimci Komünist Birlik AB Proje Destek Ofisi’nin karşısında ortak bir basın açıklaması yaparak, Altın Şafak gibi neo-nazi örgütlere, ekonomik krize ve kemer sıkma politikalarına karşı mücadele eden Avrupa emekçileriyle dayanışıyor olduklarını ifade etti. Görkem Eylem tarafından okunan basın açıklamasının tam metni şöyle:

YUNANİSTAN VE AVRUPA HALKLARIYLA DAYANIŞMA

Bugün burada başta Yunanistan’daki anti-faşist hareket ve Avrupa genelinde krize karşı mücadele eden halklarla dayanışmak amacıyla toplandık.

 

ABD’de başlayan ve hızlı bir şekilde kıtlara yayılan ekonomik kriz, Dünya’nın pek çok ülkesinde, ama özellikle de Avrupa Birliği ülkelerinde tüm sosyal ve ekonomik yaşamı domine eden faktör haline dönüştü.

Avrupa egemenleri gittikçe artan bir şekilde kamu sektöründe kesintiler yapmakta, toplumsal mücadeleler tarafından kazanılmış pek çok sosyal ve ekonomik hakkı sermaye lehine gasp etmektedir. Egemenlerin krizinin bedeli yine egemenler tarafından Avrupa halklarına, işçi sınıfına ödetilmek istenmektedir.

Krizle birlikte azgınlaşan neo-liberal politikalar, Avrupa Birliği’nin nasıl halkların birliği değil de egemenlerin birliği olduğu gerçeğini göstermektedir. Egemenler tüm kıtada krizin reçetesini Avrupa halklarına ödetme noktasında birleşmektedir.

 Öte yandan krizin yarattığı çöküş ortamında faşizm tehlikesi de sinyaller vermeye başladı. Kıta Avrupası’nda, özellikle de Yunanistan’da sınıf mücadelesinin karşısında faşist güçler çıkmakta. Bugün Avrupa Birliği’nde göçmen olmak her an faşist bir saldırıyla yüz yüze gelmek anlamına gelmektedir.  Bu anlamda kriz sadece Avrupa’daki sosyal ve sınıfsal eşitsizlikleri değil, ayrımcılığı ve insan hakları ihlallerini de beslemektedir.

 

Fakat reçeteyi halklara kesmeye çalışan egemenlerin birleştiği gibi, Avrupa işçi sınıfı ve halkları da krizin bedelini ödememe ve mücadele etmek noktasında birleşmektedir. Yunanistan’da, İspanya’da, İtalya’da ve daha pek çok Avrupa ülkesinde işçi sınıfı ve halklar özelleştirmelere, kamusal kesintilere, ayrımcılığa ve faşizme karşı birleşmekte, mücadelede ısrar etmekteler. AB bugün krizin derinleştirdiği sosyal ve sınıfsal çelişkilerin yanı sıra, Yunanistan’da Altın Şafak gibi faşist yapıların sistemin yarattığı ortamdan beslendiği bir dönemden geçmektedir.

 Ortaya çıkan manzara ise AB’nin bir sermaye birlikteliği olduğunu ve bizzat uygulanan politik-ekonomik ve sosyal politikalarla da halkların ve işçi sınıfını haklarını geriletmeye, gasp etmeye odaklandığının yansımasıdır. 

 

AB’nin halkları ve özellikle de Kıbrıs halkları için bir kurtuluş umudu olmayacağı son yıllarda yaşanan deneyimlerle de yeniden görülmüştür. Avrupa halkları için dahi kurtulunacak bir yapı haline gelmişti.

Kıbrıslı Türklerin yaşadığı Ankara’dan dayatılan ekonomik paketler, aslında AB’de uygulanan ekonomi politikalardan farksızdır. İMF ve Dünya Bankası patentli bu uygulamalar bir yandan coğrafya tanımaksızın emekçilerin ve halkların haklarını gasp ederken diğer yandan da  mücadeleleri ortaklaştırmaktadır.

 

Bizler başta Yunanistan’da, İspanya’da, İtalya’da olmak üzere ve tüm Avrupa ülkelerinde yükselen emek mücadelelerini selamlıyoruz. AB gibi emperyalizmin, sermayedarların, mafyaların, borsa ve para birlikteliğinden oluşan bir birlik Avrupa’da yaşayan kardeş halkların birliğini ve eşitliğini temsil edemez.

Avrupa’da ve dünyada yaşayan kardeş halkların, emekçilerin ve ezilenlerin kurtuluş mücadeleleri bizlerin de mücadelesidir. Bu kavga dünyanın her yerinde yükselerek sürmekte ve kurtuluşa doğru büyümektedir.

Bizim avrupamız ve dünyamız kapitalistlerin ve borsacıların Avrupası ve dünyası değildir. Bizim avrupamız ve dünyamız, halkların, ezilenlerinin ve emekçilerinin mücadelesinden doğacak olan halkların ve ezilenlerin Avrupası ve dünyasıdır.