Lyricus – Halide Erkıvanç (Argasdi 77. Sayı – Şiir Köşesi)

Çünkü Dönemem Artık Eve…


İlanından sonra sıkıyönetimin
Evde kalmayı seçtin
Sokaktayım, hoşça kal…
Resmigeçit töreninde ağır ve gürültülü helikopterler geçti
bombardıman uçakları kutladı, senin evde benim sokakta
oluşumu…
(Şömineye odun atmıştım.. Battaniyen sallanan sandalyenin
kolunda.. Bulsaydım 33 devirli bir blues takacaktım pikaba.. Ama
göç ederken getiremedim, ardımdaki evde talan oldu şarkılar..)
Buselik bir şarkı taktım şimdi dudaklarıma…
Ellerimin suçunu ceplerime koymadan kilitledim kapıyı
çıktım…
Orda kal… Güvenli iç organında..
Kan yapan, kanı temizleyen eşyalardan…
Nasılsa kanıt aramazlar karar kıldıkları cinayetlerden…
Cürümden kalan kana soruşturma açılmaz…
Cümlelerin karartması var…
Birazdan çevirecekler beni…
Bilerek almadım yanıma sömürge kimliklerimi…
Bildikleri içindir gömük bir mayın var dönüş güzergahında
kibarca hatta, evine dön diyecekler.
(Sen uyurken sevdiğin çorbadan yapmıştım… Çok şiir kıydım
içine
beş altı cümle son denemelerden bir çay kaşığı hikaye…
Bir tutam imgeyi de ardıma attım şans getirsin diye bize…)
Yanılmadan tahminimde dimdik duruyorum mayının yanı
başında…
Bir mayına bakıyorum bir kaldırıp başımı uzaktaki çocukluğa…
Bakışlarım upuzun iki kurşun demiryolu… Bakıyorum…
(Endişeleniyorum uzak bilincimde, ya için geçerse sandalyede
kayar belki dizlerinden battaniye… Odun atsaydın bari
şömineye.)
Çünkü dönemem artık eve…
Sanki koptu ardımdaki yol savruldu başka yere…
Filiz Naldöven

Doğduğum Yer

Uzun yıllardan sonra
Bir Eylül sabahı döndüğümde
Her şey olduğu gibiydi
Rüzgar fısıldıyordu yine.
Hiçbir şey eksilmemiş odalarda
Yanakları al al
Bir çocuk gülüyor aynada.
Bağdaş kurup oturduğumuz sedir
O eski resim hala duvarda.
Köşede bakıyor aynalı dolap
Eskimiş kırılmış sanki
Kestane pişirdiğimiz mangal

İnce tozlu yollar
Uzaklara taşır hayallerimi.
Coşkun bir doğa, sonsuz güzellik
Doğduğum yer burası
Bir vadi içinde yeşillik.
Urkiye Mine Balman

Bir Sabah Sevgiyle Uyandır Beni

Acımın alnından öperek uyandır bir sabah beni
dışarıda güneşi ve baharı yağarken yağmur.
Yüreğimde bir müzikle uyandır beni
tüy parmaklarını ağrıyan yerlerimde gezdir.
Saçlarımdan zamanı geçirerek uyandır bir sabah.
Sen günün şiiri ol, ben şarkını besteleyeyim.
Sen narin bir nar fidanı gibi salın rüzgârda
ben yanında yaralı bir dize gibi durayım.
Aşk ve Şiirle barışan bir dünyaya uyandır bir
sabah beni.
Fikret Demirağ

Leave a Reply

Facebook6k
Twitter2k
646