Baraka Hasder’in “Sürdürülebilir Bir Gelecek için Gençlerin Güçlendirilmesi” Konulu Yuvarlak Masa Organizasyonuna Katıldı.

Baraka, Lefkoşa Gençlik Günleri kapsamında Hasder Gençlik Kulübü ile organize edilen yuvarlak masa toplantısına katıldı.”Sürdürülebilir Bir Gelecek için Gençlerin Güçlendirilmesi” konulu toplantıda Baraka Kültür Merkezi adına Cansu Arslan yer aldı. Yuvalak masa toplantısının başında konuşmacılar, örgütlerinin görüş ve düşüncelerinin yer aldığı metinleri okudular. Daha sonra ise soru cevap bölümüne geçildi.

Cansu Arslan konuşmasında gençlerin gücünü ‘’sistemin içinde yer alma’’ çabasından değil, sistemi kökten dönüştürme iradesinden aldığını belirtti. Kapitalizmin neoliberal politikaları; doğayı talan eden, emeği değersizleştiren, insanı yalnızlaştıran bir düzen yarattığına değinen Arslan, Gerçek sürdürülebilirliğin ancak eşitlikçi ve adil bir toplumsal düzenle mümkün olabileceğinin altını çizdi. Konuşmanın tam metni; Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Gençlerin Güçlendirilmesi Değerli katılımcılar, 12 Ağustos Uluslararası Gençlik Günü vesilesiyle bir araya geldik. Umudumuz, bu buluşmanın yalnızca bir takvim günü etkinliği olarak kalmaması; gençliğin potansiyeline, iradesine, fikirlerine ve örgütlü gücüne gerçek bir katkı sunmasıdır. Bugünkü temamız, “Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Gençlerin Güçlendirilmesi.” Biz Baraka Kültür Merkezi olarak sorgulamadan ilerlemenin mümkün olmadığını düşünüyoruz. O halde soralım: Bugün sürdürülemez olan nedir? Gelecek kimler için inşa ediliyor? Gençlik hangi güce kavuşmalı ve bu güçle neyi dönüştürmelidir? Biz, gençlerin gücünü ‘’sistemin içinde yer alma’’ çabasından değil, sistemi kökten dönüştürme iradesinden aldığını düşünüyoruz. Kapitalizmin neoliberal politikaları; doğayı talan eden, emeği değersizleştiren, insanı yalnızlaştıran bir düzen yaratmıştır. Gerçek sürdürülebilirlik ancak eşitlikçi ve adil bir toplumsal düzenle mümkündür. Bugün egemen anlayış, gençleri karar mekanizmalarının dışına itmekte, fikir üretenleri sınırlar içinde tutmakta, bilimi, sanatı ve yaratıcılığı ya vitrindeki bir “başarı hikâyesi”ne indirgemekte ya da tamamen etkisizleştirmektedir. Oysa gençlik, geleceğin pasif nesnesi değil; bugünün aktif öznesi, düzenin karşısındaki muhalif güçtür. “Sürdürülebilirlik” kavramı sermaye tarafından içi boşaltılmış bir maskeye dönüşmüştür. Gücü elinde tutanlar, bu kavramı tüketim kültürünü yaymak ve sömürüyü derinleştirmek için kullanmaktadır. Bizim anladığımız sürdürülebilirlik, sömürüye ve adaletsizliğe karşı mücadeleyi sürdürmektir. Dünyanın dört bir yanında gençliğin tepkileri artıyor; fakat örgütlü bilinçten kopuk tepkiler yalnızca bireysel öfke patlamalarına dönüşüyor. Neoliberalizmin yalnızlaştırıcı kültürü, gençleri dijital mecralara hapsediyor. Sosyal medya bir araçtır; ancak örgütlü mücadelenin yerini tutamaz. Sokakta ve dayanışma içinde örgütlenen bir direnişin sesinin büyümesine dijital alan katkı sağlar. Fonlar, proje çağrıları ve vitrindeki “başarılı genç” temsilleri, gençliği sistemin sınırlarına hapsetmekte, onu bir dekor haline getirmektedir. Bu yapının değişmesi için: -Gençlerin kendi sözünü söyleyip karar alma süreçlerinde eşit yer aldığı demokratik yapılara, -Fırsat eşitliği söylemine değil, gerçekten adil yarışma hakkına, -Düşünsel ve sanatsal üretimin desteklenmesine, düşüncenin suç olmaktan çıkarılmasına ihtiyaç vardır. Bugünkü sistem, bilimden, sorgulamadan ve yaratıcı düşünceden uzak; ezberci ve itaate dayalıdır. Gençlerin potansiyelini özgürce ortaya koyabilmesi, ancak eleştirel aklın, bilimsel bilincin ve üretken bir yaşam kültürünün hâkim olmasıyla mümkündür. Kültür ve sanat da gençliğin geleceği için hayati önemdedir. Kapitalist düzen, kültürü ticarileştirmiş, sanatı piyasa onayına mahkûm etmiştir. Halk kültürünü, özgün sanatı ve yaratıcılığı savunmak; sisteme karşı en güçlü direniş alanlarından biridir. Devrimci bir ruhla sahiplenilmedikçe yok oluş kaçınılmazdır. Bizler, emeğin sömürülmediği, doğanın talan edilmediği, halkların özgürce yaşadığı bir dünyanın mümkün olduğunu söylüyoruz. Bu bir hayal değil; örgütlü mücadeleyle kurulabilecek bir gerçektir. Sürdürülebilir bir gelecek, örgütlenmeyle, dayanışmayla, kültür ve sanata sahip çıkmakla, bilimin ve özgür düşüncenin önündeki engelleri kaldırmakla mümkündür. Eşitlikçi bir düzen inşa edilmeden gerçek sürdürülebilirlik sağlanamaz. Bugün yapmamız gereken açıktır: Örgütlenmek. Dayanışmak. Sistemin değil, halkın yanında saf tutmak.Bunu yalnızca kendi geleceğimiz için değil, bizden sonra gelecek kuşaklar için yapmak zorundayız. Son sözümüz şudur: Gençlik, bu dünyanın süsü değil, değişimin motor gücüdür. Gençlik, geleceğe ertelenmiş bir umut değil, bugünün devrimci öznesidir. Ve biz, hak ettiğimiz dünyayı istemekle yetinmeyecek; onu örgütleyecek, kuracak ve savunacağız. Tüm katılımcıların konuşmalarının ardından kısa bir ara verilip tekrar biraraya gelinerek, soru cevap bölümüne geçildi. Karşılıklı görüş alışverişleri yapılarak, böyle toplantılarda konuşulan konuların gerçek hayatta somut karşılığının bulunması gerektiğine ihtiyaç olduğu hakkında hem fikir olunarak toplantı sonlandırıldı.

Leave a Reply

Facebook6k
Twitter2k
646