Toprağı, dağı alabilirsiniz elimizden
Lefkoşa’yı da hisarları da
Ama şeheri asla yüreğimizden
Aydın Adamoğlu
Lefkoşa, eskilerin deyişiyle şeher… Birçoğumuzun çalıştığı, okula gittiği, aşık olduğu, yaşadığı yer. En kalabalık şehir olmasının yanında şu anda var olan tek bölünmüş başkent de aynı zamanda. Kıbrıs’ın orta yerinde yer alan şehrin adıyla ilgili ilk bilgiler, bulunduğu bölgenin adı da olan Ledra’dan gelmektedir. MÖ. 1050’de bir şehir krallığı iken, MÖ. 330’da küçük bir köy kadar kalır der tarihçiler. Ledra küçülür, depremlerden de etkilenen şehir zamanla yıkılır ve kaybolur. Kazılarda bulunan yazıtlardan başka iz bırakmaz geriye…
Yıkılan şehrin üzerine daha sonra Mısır kralı Ptolemy’nin oğlu Leucon tarafından yeni bir şehir kurulur. Bundan sonra şehre Ledra yerine “Lefkotheon” yani “beyaz tanrıların şehri” denilir. Zamanla bu isim Lefkosia yani Lefkoşa’ya dönüşür. Yunanca’da yer alan “leuke ousia” kelimelerin bileşiminin ise beyaz şehir anlamına geldiği ve şehri nitelediğine inanılıyor. Medeniyetlerin su kenarlarına kurularak yaşatıldığı o zamanlarda, şehrin ortasından akan Pedios’un yani Kanlıdere’nin (dere daha sonra yatağının yeri kaydırılarak şehrin dışına alınmıştır) şeherden akan gürül gürül ve tertemiz suyunun bu ismi almasında etkisi vardır belki de. Günümüze kadar gelmiş olan Lefkoşa’nın bir de Nicosia diye bir adı vardır ki bunun nasıl bu hale geldiğine dair hakkında çeşitli söylentiler vardır. İlki Kıbrıs’a gelen Latinlerin Lef hecesini söylemekte zorlandıkları için yerine Ni hecesini getirmeleridir. Bir diğer neden Sicilya’da yer alan Nicosia isimli kasabadan gelen kralın Kıbrıs kuşatması sırasında 1. Richard’ın yanında olduğu için şehre kendi kasabasının adını verdiği yönündedir. Bir başka neden ise Nicosia adının şehir halkının 1192’deki Tapınak Şövalyeleri’ne karşı isyanı sırasında ortaya çıktığıdır. Son zamanlarda ise bazı kesimlerce “Lefkoşe” diye bir isimle söylenmektedir ki bu tamamen uydurmadır.
Lefkoşa, Bizans İmparatorluğu’ndan itibaren ardından gelen medeniyetlere de başkent olarak ev sahipliği yapmıştır. O yüzden birçok tarihi eser Lefkoşa Surlariçi bölgesinde bulunmaktadır. Şehrin etrafı çember biçiminde surlarla çevrilmiştir. 11 burç ve 3 kapıdan oluşan surların Venedikliler zamanında inşa edildiği bilinmektedir. Bir zamanlar bayağı işlevsel olan şehrin kapılarınınsa günümüzde kültürel bir hazine olmaktan başka bir işlevi kalmamıştır. Gece güneşin batmasıyla birlikte kapanan ve güneşin ilk ışıklarına dek şehri koruyan üç dev kapı: Baf Kapısı, Mağusa Kapısı ve Girne Kapısı…
Lefkoşa’da Arabahmet Bölgesi’nde bulunan Baf Kapısı ya da St. Domenic Kapısı, Baf ve köyleri başta olmak üzere adanın batısından şehre girişi sağlıyordu. Lefkoşa’da Çağlayan Bölgesi’nde bulunan Mağusa Kapısı ya da Porta Giuliano ise Mağusa, Karpaz, Larnaka ve Limasol üzerinden gelen yolcuların kullanımındaydı. Eski kalabalık günlerinin aksine kapılardan geçmiyor artık kimse, daha doğrusu geçemiyor. Barikatlar arasında kalan bu kapıların kullanıma açılması hem tarihi hem de kültürel açılardan bölünmüş Lefkoşa’nın kalbinin, bir bütün olarak çarpmasına, Lefkoşalıların yeniden bir araya gelip buluşmasına vesile olabilir.
Girne Kapısı ise Porta de Provaditore yani Vali Kapısı olarak adlandırılır. Adından da tahmin edildiği üzere Girne yolcuları yani kuzey bölgelerden gelenler bu kapıyı kullanmaktaydı. Girne Kapısı Lefkoşa Surlariçi’ne girerken bize göz kırpmaya devam ediyor. Kim bilir, bir zamanlar bekçiliğini yapmış Horoz Ali’nin ruhu belki de hala Lefkoşa’yı bekliyordur.
Tunç Çağı’ndan günümüze dek büyüyüp gelişen bir şehir Lefkoşa… Ortadan ikiye de ayırsalar umudu hiç kaybolmayan; mücadelemizde, alın terimizde, özgürlüğümüzde… Sokaklarında oynadığımız, özlemle andığımız çocukluğumuzda… Nenemin, eşeğin sırtında yaptığı yolculukta… Bandabuliya’da, Arasta’da, Uzunyol’da, Ermu Sokağı’nda, bir yudum kahvenin tadında, eve gitme işe yetişme telaşında… Şeherimiz… Kimine beyaz görünmüş kimine kara…
Kaynaklar
https://www.yeniduzen.com/lefkosanin-ortacag-surlari-ve-giris-kapilari-27165h.htm
https://www.lefkosabelediyesi.org/lefkosanin-tarihi/
Kıbrıs’ın El Kitabı, Galeri Kültür Yayınları
*Bu yazı ankaradegillefkosa.org sitesinde yayımlanmıştır.
Fotoğraf: llustrated London News – The book “Nicosia Capital of Cyprus Then and Now” by Kevork K. Keshishian
Recent Comments