
Türkiye coğrafyasında feminist olarak sayılabilecek, bilinen ve kaydedilebilmiş ilk kadın derneğidir “Teali-i Nisvan Cemiyeti”. Diğer adı ile Kadınların Durumunu Yükseltme Derneği olan bu cemiyet, 28 Nisan 1913 tarihinde, dönemin kadın öncülerinden Halide Edip nam-ı diğer Halide Edip Adıvar başkanlığında kurulmuştur. Türkiye’de kadın derneklerinin kuruluşu yaklaşık iki yüz yıllık bir maziye sahiptir. Osmanlı’da Tanzimat Fermanı ile başlayan kısmi özgürleşme süreci ile birlikte kendi sorunlarıyla ilgilenmeye başlayan duyarlı kadınlar, 1856 Islahat Fermanı, 1876 Kanun-i Esasi ve devamında 1908 yılındaki ikinci Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte insan hak ve özgürlükleri alanında aralanan kapıdan geçmeye başlamıştır. Bu geçişler ilk önce dergi ve gazeteler, sonrasında ise dernekler şeklinde somut karşılığını bulmuştur. Kadının erkekten sonra sayıldığı ve kadına yönelik sayısız ayrımcılığın yaşandığı bu yobaz coğrafyada ikinci Meşrutiyet’in ilanı ile göreceli olarak esmeye başlayan özgürlük rüzgârından kuşkusuz ki en çok kadınlar yararlanacak ve sosyal, kültürel, yardımlaşma ve siyasi amaçlı derneklerin kurulmasına imza atacaklardır. Adı “ilk”lerde anılacak olan Teali-i Nisvan Cemiyeti de işte böylesi bir süreçte kurulacaktır. Halide Edip başkanlığında, önüne çalışma ve toplumsal yaşamın sürdürüldüğü yerlerde kadınların kısıtlanan geleneklerine, kadınlara yönelik uygulanan eşitsizliğe, ayrımcılığa ve kadınların eğitimden mahrum bırakılışlarına karşı mücadeleyi amaç olarak koyan Teali-i Nisvan, bu mücadele açısından toplumsal bir dönüşümün gerekliliğini savunuyordu. Meşrutiyetin ilânı ile birlikte yaşanan süreçte kadınların kendi statülerini sorgulamasına öncülük eden bu derneğin verdiği mücadeleler sonucunda, ilgili dönem düşünüldüğü zaman ciddi sayılabilecek kazanımlar elde edilmiştir. Bunların belki de en önemlilerinden biri 1917’de imzalanan bir kararname ile evliliğin yasal bir çerçeveye bağlanması ve kadınların boşanma hakkı ile ilgili olandır. Kararnamede ayrıca, çok eşli evlilik kadının rızasına bağlanarak sınırlandırmış; kocanın ikinci bir kadınla evlenebilmesi için ilk eşin rızası şart koşulmuştur. Kadınların eğitim görmesi ve çalışma yaşamında yer alması konuları da derneğin gündemleri arasında yer almıştır. Kadınların aktif mücadeleye katılmasıyla birlikte çalışma, özellikle de eğitim alanında bazı haklar elde edilmiştir; öğretmen okulları, liseler ve ebelik mesleğini öğreten kurumlar bu dönemde açılmıştır. Döneme damgasını vuran bir diğer önemli şey de dergi ve gazete gibi yayınların artarak kadınların mücadelelerini kurumsallaştırma yolunda ilerlemeleriydi. Tanzimat’tan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanına kadar 40’a yakın kadın dergisi ve gazetesi, 300’e yakın ise kitap basılmıştır. 1910’lardan itibaren başlayan bu kurumsallaşma yeni kanunların da çıkmasını sağlamış; dernek kurma ve özgürlük hakkı anayasal güvence altına alınmıştır. Yeni düzenlemeler ile birlikte otuza yakın kadın derneği kurulmuştur. İlk kurulanı olan Teali-i Nisvan Cemiyeti’ni İttihat ve Terakki Kadınlar Şubesi, 1913 sonrasında ise Müdafaa-i Milliye Osmanlı Hanımlar Heyeti ve Müdafaa-i Hukuk-i Nisvan Cemiyeti izlemiştir. Gelin yazımızı Halide Edip Adıvar’ın sözleriyle bitirelim: “Her yerde kadınların uyanıp, ilerlemeleri başka hareketler gibi yavaş ve zincirleme bir hareket olmuştur. Bugün, bu saat, ben size böyle hitap ederken, siz beni dinlerken, şüphesiz biz de tarih yapıyoruz demektir. Bu tarihçeyi torunlarımız bir konferans dolduracak kadar uzun ve iftiharla yaptıkları zaman bizim aciz fakat hüsn-i niyet ve samimiyetle dolu bin müşkülatla elde edilen mücadelemizden de bahsedeceklerdir.”