Gündem Emekten Yana Boş – Onur Bütüner

Şu sıralarda ülkemizde okulların yeni öğretim dönemine hazır bir şekilde giremediği, asgari ücret üzerinden yapılan tartışmalar ve cumhurbaşkanlığı seçimi konularıyla haşır neşir bulunmaktayız. Yaz aylarının girişi asgari ücret tartışması ile başladı. İşveren tarafının mevcut hayat pahalılığını bile emekçiye layık görmemesi ile tartışmalar daha da uzadı. İşçi tarafını temsil eden sendikaların ve kamuoyunun baskısıyla Asgari ücrette hayat pahalılığı oranında artış kararı çıktı. Ancak gücünü halkından değil sermaye tarafından alan iktidar, emekçileri etnik kökenine göre bölerek sermaye tarafının da gözünü boyamak amacıyla üçüncü ülke vatandaşlarının maaşlarından patronların %40’ını lojman, gıda yardımı gibi sebeplerleri bahane ederek kesebileceğini açıkladı. Böylece hükümet yetkilileri, ülkenin işçi sınıfının büyük bir bölümünü tutan, örgütlenip sesini duyuramayan, insani koşullarda barınamayan, pasaportları ellerinden alınan bu ülkede yaşayıp vatandaş olmayan üçüncü dünya ülkelerinden gelen vatandaşlarını açlığa mahkum etti. Buna benzer tartışmalar yıllar önce de sermaye tarafından her ülke vatandaşına geldiği ülkenin asgari ücretinin verilmesi şeklinde önerilmişti. O zamanlar da kamuoyunun tepkisi doğrultusunda yapılamamıştı. Şimdilerde ise barınma ve gıda yardımı bahane gösterilerek hükümet tarafından sermayeye yaranılmaya çalışılmıştır. Konuya baktığımızda bahsedilen bu durumun Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu görmekteyiz. Hatta vatandaş olmayanlar arasında da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını da ayırması eşitlik ilkesinin iki kez ihlal edilmesine sebep olmuştur. Mahkemeden döneceğine inandığımız bu karar peki nelere sebep olacaktır?

Bu kararın uygulanması durumunda sadece büyük sermaye grubunun faydalanabileceği görülmektedir. Bu da küçük esnafın büyük sermaye grubu karşısında rekabet edememesine sebep olacak ve sıkıntılar yaşayan küçük esnafı daha da zorlayacaktır. Bu durum ayrıca ülkede üçüncü dünya ülkesi vatandaşı olan işçi istihdamının çoğalmasına ve ülkedeki iş arayan vatandaşların işsizlik oranının artmasına neden olacaktır. Eylül ayının gelmesi ile birlikte yeni öğretim döneminin açılacak olması ve okulların hazır olup olmaması gündemimizi baya meşgül etmişti. Okulların açılmasına 1-2 gün kala hala birçok okulun molozların içinde kalması, tamir ve tadilatların bitmemesi eylül ayında yaşanan kronik problemlerimizden biri haline geldi. Yıllardır okulların güvenli, alt yapı eksikliği olmadan, tam bir öğretmen kadrosuyla açılamaması beceriksizlikten çok bilinçli bir politikanın ürünüdür. Eğitimde yaşanan kronik sorunlar; kamusal eğitime önem verilmeyip özel okulların tercih haline getirilmesi, eğitimin piyasallaştırılmaya çalışılmasına çanak tutmaktadır. Bu dönemde de okulların açılmasına günler kala bitmeyen inşaatlar, tamamlanmayan öğretmen kadroları ve ders materyalleri kamusal eğitimin tercih edilmemesine sebep olmakta ve eğitimin daha da piyasalaştırılmasına yol açmaktadır.

Tüm bunların yanında dergimizin baskıya girdiği şu sıralarda ülkede cumhurbaşkanlığı seçimi için hareketliliğin sürmekte olduğunu görüyoruz. Seçimde mevcut cumhurbaşkanının kaybetmesi son zamanlarda gerek disiplin tüzüğü eylemlerinde gerek diğer eylemlerde sokağa çıkan halk için ciddi önem arz etmektedir. Her ne kadar ikiden fazla aday olsa da rekabetin iki aday arasında ilerleyeceği seçimde emekçi halkın sesini tam anlamıyla gösteren bir aday bulunmamaktadır. Mevcut cumhurbaşkanının kaybetmesi, bu güne kadar gücünü sermayeye ve TC egemen iktidarına yaslanarak gösteren bir toplum liderinin bu ülke tarafından kabul edilebilir olmadığını göstermek açısından önemlidir. Bu anlamda bakıldığında gücünü halkından almak yerine sermayeye yaslayan bir adayın kazanması ileriki süreçte de emekçi halkın daha da örgütlenerek mücadele etmesi açısından önemlidir. Her ne kadar bu süreçte kaybedilecek bir 5 yılımız daha yoktur diye laflar edilse de umut ölmedikçe kaybedecek yıllarımız daha vardır. Tam anlamıyla emekçi halkın sesi olacak bir örgütlenme yaratana kadar mücadele hep sürecektir. Çünkü umut her zaman vardır. Umut en son ölür. O yüzden geçtiğimiz mücadele dolu yıllardan bugüne baktığımızda emekçi halkın ihtiyaçlarını dillendirecek siyaseti büyütmek için örgütlenmeye ve mücadele etmeye devam etmeliyiz

Leave a Reply

Facebook6k
Twitter2k
646