Eksik Anlatılmaya Çalışılan Bir Tarihe İlişkin Not! – Ali Şahin

27 Eylül 1960: Kıbrıs Türk Halk Partisi kuruldu

Bugünlerde adlarını sık sık ağızlarına alan Kıbrıs milliyetçileri sebebi açık bir şekilde tarihi çarpıtmak pahasına onları eksik anlatmaktadır. 1962’nin 23 Nisan’ı 24’üne bağlayan gecesi kalleşçe katledilen Ayhan Hikmet ve Ahmet Muzaffer Gürkan sadece yazı yazmadılar. Çoğunlukla faşistlerce katledilmelerine sebep olan yazılarını kaleme aldıkları Cumhuriyet Gazetesi ile anılsalar da, Ayhan Hikmet ve Ahmet Muzaffer Gürkan siyasal faaliyetlerini sadece gazetecilikle sınırlamadılar. Esas mesleklerinden ötürü “avukatlar” diye de bilinen Hikmet ve Gürkan, aynı zamanda Kıbrıs Türk Halk Partisi’nin (KTHP) de kurucuları ve öne çıkan isimleriydiler. Kıbrıslı Türkler arasında Dr. Küçük ve Denktaş’ın liderliğinde cisimleşen milliyetçi ve ayrılıkçı çizgiye muhalif bir hat örmek üzere harekete geçen avukatlar, 16 Ağustos 1960 tarihinde ilk sayısını çıkardıkları haftalık Cumhuriyet Gazetesi’nin ardından 27 Eylül 1960 tarihinde de KTHP’yi kurdular. Kuruluşunda Parti’nin Genel Sekreterliği’ni Ahmet Muzaffer Gürkan, Örgütlenme Sekreterliği’ni de Ayhan Hikmet üstlendi. Hikmet sonradan partinin Genel Sekreteri olacaktı. Ülkenin gündemini ve halkın sıkıntılarını çoğunlukla Cumhuriyet üstünden ele alan ikili, partilerinin duruşunu da ağırlıkla gazete üstünden göstermiş oluyorlardı. Dolayısıyla partiden önce yayına başlamış olsa da Cumhuriyet, bir nevi KTHP’nin yayın organı gibi bir işlevi yerine getirdi. 89 sayı yayınlanabilen gazete, işlediği konularla halkta önemli bir karşılık bulmuş ve bugüne de yansıyan bir biçimde partinin önünde anılmasına sebep olmuştu. Kısaca Halk Partisi olarak da anılan parti, Hikmet ve Gürkan’ın yanında özellikle Baf ve bölgesi başta olmak üzere Kıbrıslı Türk halkı içinde önemli bir isim olan Dr. İhsan Ali’nin de yer aldığı bir örgütlenme idi. Her ne kadar sonradan Gürkan ile yaşadığı tartışmalar sonrası partiden uzaklaşsa da İhsan Ali de Halk Partisi’nin önde gelen liderlerinden biriydi. Öte yandan çok yaygın bir şekilde konuşulmasa da, AKEL içindeki geçmişi ve ilişkileri üzerinden konu hakkında önemli bilgilere sahip olan İbrahim Aziz, Cumhuriyet Gazetesi ve Kıbrıs Türk Halk Partisi deneyimlerinin Derviş Ali Kavazoğlu önderliği altında gerçekleştiğini iddia eder. “Perde Aralığından” isimli iki dilli kitabında Hristos Çattalos ve Leonidas Pafitis’in anlatımları üzerinden aktardığına göre; TMT’nin 1958’deki saldırı dalgası sonrası AKEL korumasında ve takma isimle Kıbrıslı Elenler içinde yaşamaya başlayan Kavazoğlu, hemen hemen tüm ileri kadrolarını yitiren hareketin yaşadığı tıkanıklığı aşmak adına farklı öznelerle temasa geçer ve yeni örgütlenme araçları kurmaya yönelir. Gerek avukatlarla gerekse de İhsan Ali ile bizzat temaslar kurarak Cumhuriyet’in ve Kıbrıs Türk Halk Partisi’nin kuruluşunda hem fikirsel hem de eylemsel düzeyde çaba harcamıştır. Derviş Ali Kavazoğlu’nun öncelikli amacı Kıbrıslı Türklerin mevcut milliyetçi liderliğin karşısına iki halkın kardeşliğini savunan bir alternatif sunmaktır. Kendi dahil olmak üzere çeşitli siyasal geleneklerden gelen farklı farklı kesimleri asgari bir demokratik zemin çevresinde bir araya getirmeyi hedefleyen Kavazoğlu, milliyetçilikten uzak ve Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Elenlerin işbirliğini öne çıkaran bir parti çizgisi yaratma amacındadır. Geçmiş ve mevcut politikalarıyla AKEL, EOKA ve TMT çizgisindeki milliyetçi liderliklerin icraatları karşısında Kıbrıslı Türkleri kazanmaktan uzak bir pozisyondaydı ve dolayısıyla Kavazoğlu, bu süreçleri bir nevi yarı bağımsız bir konumda sürdürüyordu. Kıbrıs Türk Halk Partisi’nin tüzüğüne katkı koymaktan takma Türkçe isimle Cumhuriyet’te yazı yazmaya kadar hedeflenen çizgideki tüm çalışmaların içerisinde yer aldı. Fakat koşulları gereği görünen yüzü olmadan. İbrahim Aziz’in tanıkların anlatılarına dayanarak yazdıkları üstünden KTHP’nin sadece katledilen avukatlardan ve İhsan Ali’den menkul bir liderliğe sahip olmadığı açıktır. Son dönemlerde “Kıbrıs Kıbrıslılarındır” sloganı üzerinden avukatları ve dolayısıyla da 1960-62 arası Kıbrıslı Türk ilerici hareketinin muhalefet çabalarını tarihsel bağlamından koparmak isteyen Kıbrıs milliyetçileri, bu çarpıtmanın bir parçası olarak adından ötürü Kıbrıs Türk Halk Partisi deneyimine hiç değinmemeyi tercih ediyorlar. Ancak bu parti yanlış ve doğrularından bağımsız olarak hem acı deneyimler sonucu siyasal ifadesini henüz bulmaya başlayan Kıbrıslı Türk halkının ifadelerinden, hem de Kıbrıslı Türk sol ve ilerici hareketinin ayrı örgütlenme ihtiyacının örneklerinden biri olarak tarihteki yerini almış onurlu bir çabadır. Avukatların katledilmesiyle son bulmuş olsa da bizim tarihimizin bir parçasıdır ve Kıbrıs Türk Halk Partisi olmadan ifade edilen bir “avukatlar anlatısı” her halükarda eksik kalacaktır. Katledilmelerinden sonra aileleri tarafından yayınlanan ölüm ilanları dahi buna bir ispattır. Şu veya bu sebeple bu gerçeğe sırt dönülemez. Çünkü Kıbrıslılık, sabit ve etnik bir olgu şeklinde tanımlanarak değil, ancak geçmişin ve güncelin hakikatine sadık politik bir mücadeleyle inşa edilebilir.

Leave a Reply

Facebook6k
Twitter2k
646