
Savaşlardan en çok etkilenenlerin kadınlar ve çocuklar olduğu her zaman söylenir. Savaşların yol açtığı ölümler, yokluk, açlık, sağlık sorunları, taciz ve tecavüzler, zorunlu göçler/yerinden edilmeler en çok da kadınları etkiliyor. Bugün Filistin Gazze’de yaşanan insanlık dışı soykırım kadınları çok büyük güçlüklerle baş başa bırakmaktadır.
Bu yazıyı yazmaya karar vermeden önce her gün sanki de sıradan bir haber okurmuş gibi önüme düştü Gazze’de yaşananlar. Gazze hükümetinin yaptığı açıklamaya göre; İsrail soykırımından dolayı Gazze’de 700 günde yaklaşık 73 bin kişi hayatını kaybetmiş durumda. Ayrıca İsrail ablukası yüzünden açlıktan ölümlerin başladığı Gazze’de açlık sınırında olan bir milyondan fazlası çocuk olmak üzere 2,4 milyondan fazla Filistinlinin hayatı tehdit altında… Böylesine insanlık dramının yaşandığı hatta kelimelerle ifadenin yetersiz kaldığı bir trajediyi/soykırımı kaleme almak oldukça zor olsa da orada yaşayan kadınları ve yaşadıklarını anlamak, anlatabilmek önemli diye düşünüyorum.
Savaş koşulunda kadınların yaşadıkları sorunları aktarmanın elbette birçok boyutu vardır. Bu yazıda ise Gazze’deki kadınların sağlıksız koşullarda hayatlarını idame ettirmeye ve çocuklarını korumaya çabalamaları irdelenecektir. 7 Ekim 2023’ten beridir yaşanan saldırılarla birlikte sürekli hastanelerin hedef alındığı, birçok kişinin bu saldırılarla çoluk çocuk demeden öldürüldüğünü duymaktayız. Hastanelerin yok edildiği, gıdanın ulaşmadığı, açlıktan kaynaklı ölümlerin olduğu bir yerde kadınlar hayata tutunup ailelerini, çocuklarını korumak için canla başla uğraşıyor. Toplumsal cinsiyet rolleri açısından bakıldığında kadınlar ailenin bakımından sorumlu tutulmaktadır. Savaş/abluka ortamı içerisinde de Filistinli kadınlar tüm emeklerini ortaya koyarak çocukların, yaşlıların bakımlarını üstleniyor. Dahası gıdanın yok denecek kadar az olduğu bir ortamda kadınlar bebeklerini emzirmeye çalışıyor. Yetersiz besinin olduğu bu koşullarda emziren kadınlar ve bebekleri sağlık sorunuyla karşı karşıya kalıyor.
Konuyu daha da açmak gerekirse Filistinli kadınların sağlık açısından karşı karşıya kaldığı birçok sorun/zorluk bulunmaktadır. Bunlardan önemli bir tanesi de Gazze’deki hamile kadınların yaşadığı zorluklardır. Geçtiğimiz mayıs ayında “Gazze’de Anneler Günü” başlığıyla İstanbul Tabip Odası’nın yaptığı açıklama da durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Tabipler Odası, bu metni ABD’de faaliyet gösteren Doctor Against Genocide grubunun açıklamalarından çevirmiştir.(1) Associated Press’in verilerine dayanılarak yapılan bu açıklama ve oluşturulan maddelerde Gazze’deki hamile 55.000 kadının %20’si yetersiz beslenmekte ve yarısı da yüksek riskli gebelik geçirmektedir. 2023’ün aynı dönemiyle karşılaştırıldığında ise düşük yapma olasılıklarının iki kat arttığı ortaya çıkmaktadır. Öyle ki yazıda 2025’in ilk başlarında haftada 40 düşük vakası kaydedildiği aktarılmaktadır. Dahası savaş öncesinde doğum esnasındaki anne kaybı yılda yaklaşık 2 iken savaşla birlikte ayda 5’e yükselmiştir. Prematüre doğumlarda ve doğum esnasındaki komplikasyon oluşumundaki artış da metinde gözler önüne seriliyor.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin verilerinin de paylaşıldığı bu metinde İsrail saldırıları yüzünden günde 37 annenin öldüğü, 8 Ekim 2023’ten bu zamana 17.000 çocuğun yetim kaldığı vurgulanmaktadır. Yine aynı verilerde hamile ve emzirme dönemindeki kadınların %95’inin gıda yoksunluğu ile karşı karşıya olduğu, gebelikte düşük oranlarının ise %300 arttığı aktarılmaktadır.
Ayrıca yukarıda bahsedilen sorunların dışında Filistinli kadınlar bazı temel gereksinimlerden mahrum bırakılarak da sağlık sorunu yaşamaktadır. Filistinli kadınlar için gıda sıkıntısı dışında ilaç bulmak, tuvalet kâğıdı, ped edinmek de oldukça güç. Su sıkıntısının da yaşandığı düşünülürse kadınlar oldukça hijyenik olmayan koşullarda yaşamaktadırlar. 2024 yılında BM Kadın Birimi’nin Gazze için yayınladığı raporda üreme çağındaki 540 binden fazla kadın ve kız çocuğu hijyen ürünlerine ulaşamıyor ve maalesef çadır artıkları ve kağıt kullanarak regl dönemlerini atlatmaya çalışıyor.(2)
Burada yazılan sorunlar sadece orada yaşanan zorlukların küçük bir bölümünü dile getirmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi savaşın esas mağdurları kadınlar ve çocuklar olmaktadır hep. Öyle ki İsrail siyonizmi, Filistin halkını yok etmek için kadınları ve çocukları hedef alıyor. Bir toplumun geleceğini oluşturan çocuklar ve bu çocuklara hayat veren kadınlar bilinçli olarak zor durumda bırakılıyor, sakatlanıyor, öldürülüyor. Kadınlar ciddi bir psikolojik/fiziksel şiddet altında hayatlarını devam ettirebilmeye, çocuklarını korumaya çabalıyor.
Bugün Filistinli halkın yaşadığı bu zorbalığa karşı uluslararası destek yetersiz kalmakta, İsrail soykırımına karşı herhangi bir yaptırım uygulanmamaktadır. Bununla birlikte ABD gibi emperyalist ülkeler de İsrail’e silah tahsilatı yaparak onu açıkça desteklemektedir.
Burada yazılandan çok fazlası, her gün sıradan bir haber olarak önümüze çıkandan çok daha fazlası, sanki bir film gibi izlediğimiz videolardan çok çok daha fazlası yaşanıyor orada… Filistin’de yaşananları anlatırken kelimeler kifayetsiz/manasız, hep bir eksik kalıyor. Ancak eksik kalsa da bilinmesi gerekiyor kadınların üzerindeki yükler, bilinmesi gerekiyor yaşadıkları zorluklar ve karşısında verdikleri mücadeleler… Ve pek tabi ki İsrail siyonizmine karşı Filistinli halkın Gazze’de verdiği onurlu direnişin bilinmesi, desteklenmesi ve buna saygı duyulması gerekiyor.
(1) İstanbul Tabip Odası’nın Doctor Against Genocide grubunun açıkladığı metine dayanarak oluşturduğu açıklama: “istabip.org.tr” den bakılabilir.
(2) https://ekmekvegul.net/gundem/dunyaregl-hijyeni-gununde-milyonlarca-kadin-reglurunlerine-ulasamiyor
