Bu derginin dosya konusu ‘Memleket Yangın Yeri’. Yangın, hem bu dergi sayısında hem de gündelik yaşantımızda bir olumsuzluğa, bir soruna, bir sıkıntıya ve hatta bir felakete işaret eder. Yanmak, yok olmakla eşdeğerdir; ‘yandı kül oldu’ deriz mesela… Canı yanar insanın, içi yanar, ciğeri yanar, komşusuna dert yanar insan, yüreğine ateş düşer. Yangın savaştır.
Tarihin bir ironisi olsa gerek, Kıbrıs’ta savaşın değil barışın habercisi olmuştur ateş. Gerçekten de 20 yıl kadar önce, “barış ateşi” yanmıştı Elye’de; Kıbrıslı Türklerin hem birleşik bir Kıbrıs’a olan özlemini hem de bu doğrultudaki bir çözüme yönelik kararlılığını ortaya koymak için.
Bu derginin hazırlanışı esnasında Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri sürecinden geçtik. Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin tamamında olduğu gibi güneyimizdeki Kıbrıs Cumhuriyeti’nde (KC) de bu seçimler gerçekleşti. Ancak, diğer AB ülkelerinden farklı olarak, Kıbrıs’ın kendine özgü siyasi koşullarından ötürü, KC çatısı altında gerçekleşen AP seçimlerine KC vatandaşı olan Kıbrıslı Türkler de hem aday hem de seçmen olarak katılım gösterebildi.
Kampanya Süreci
Gösterdi göstermesine, ancak kuzeyden gerçekleşen katılım oranı tam bir hayal kırıklığıydı. %5.5’lik katılım oranı bir önceki AP seçimlerindeki oranın bile altında kalmıştı. Kampanya süreci boyunca çıkarılan onca gürültü, sadece 5,676 kişinin kulaklarına erişebilmişti. Gerçekten de, görünürde çok canlı bir kampanya süreci yaşandı kuzeyde. Seçime katılan birbirinden farklı üç parti (AKEL, Volt ve Yeşiller) Kıbrıslı Türk adaylarıyla birlikte kuzeyde bir kampanya yürüttüler. CTP ve TDP her zamanki suya sabuna dokunmama tavırlarıyla kurumsal olarak sürece doğrudan dahil olmasalar da, parti yetkilileri ve etkilileri aracılığıyla halkı oy vermeye çağırdılar. Kıbrıslı Türkler her AP seçiminde olduğu gibi oy verebilmek için 40 derece sıcakta güneye yürüyerek geçmek ya da barikatta uzun araç kuyruklarında beklemek zorunda kalsa da KC yetkilileri bir önceki seçime kıyasla oy vermeyi kolaylaştırıcı çeşitli önlemler de aldı.
Bütün çabalara rağmen ortaya çıkan çok düşük katılım oranı, ‘Kıbrıs sorunu odaklı siyaset’in çöküşünü tam anlamıyla tescil etmiştir. Nitekim, seçim kampanyalarını ‘Avrupalılık’, ‘işgal sorunu’ ya da AP içindeki yüksek siyasete ilişkin konular etrafında kuran tüm adaylar, halktan bırakın destek görmeyi, halkın seçimlere ilgi duymasını dahi sağlayamamıştır.
Kıbrıslı Türk halkı içinde güçlü bir toplumsal muhalefet, ancak halkın gündelik sorunlarını merkeze alan emek temelli bir siyaset ile mümkündür. Halkın derdi geçim sıkıntısıdır, asgari ücrettir, özel sektörde güvencesizliktir, kamusal sağlık ve eğitim ihtiyacıdır, sosyal konut ihtiyacıdır, enerji (elektrik dahil) meselesidir, ulaşım sorunu ve toplu taşıma ihtiyacıdır, sudur, sosyal hizmetlerdir… Bu tür gündelik sorunları emek temelli bir şekilde merkezine almayan, bu gündelik sorunlara dair anlamlı çözüm önerileri üretmeyen, bu gündelik sorunlara ilişkin mücadele etmeye dair heyecan duymayan bir yaklaşım, başarısız olmaya mahkumdur.
Devam etmeden katılım oranı konusu ile ilgili ironiyi de dile getirmekte yarar var: AP seçimlerine katılım çağrısı yapan kesimlerin ciddi bir kısmı, kuzeydeki seçimleri boykot edip katılımı düşük tutarak işgal düzenini ifşa etmeyi düşünen kesimlerdi. Bakalım “ifşa olan” AB düzeni hakkında ne tür bir tutarlı yaklaşım sergileyecekler…
Sonuçlar
Kıbrıs’taki AP seçimleri, Kıbrıslı Elenler arasında federasyon fikrinin ciddi anlamda aşındığını gösteriyor ne yazık ki. Federasyon konusunda en net olan AKEL ciddi bir oy kaybı yaşadı, hem de 10 yıldan fazladır süren halk karşıtı DİSİ yönetimine rağmen. Faşist ve Kıbrıslı Türk düşmanı ELAM, ilk kez AP’ye bir vekil gönderdi. Federasyon siyasetinden gittikçe uzaklaşan DİSİ seçimi birinci bitirirken, Kıbrıslı Elen milliyetçisi DİKO da AP’ye bir vekil gönderdi. Diğer kazanan Youtuber Fidias’ın Kıbrıs sorunu hakkında net bir tavrı olmasa da sağ siyasi çevrelerle olan ilişkisi bilinmekte.
Kıbrıslı Türk oyları bakımından AP seçimleri ise federasyon fikrinin zaferiyle sonuçlandı. 5,131 Kıbrıslı Türk, AKEL ve Volt gibi federasyon yanlısı siyasi partilere oy verirken Kıbrıslı Türkleri KC altında kimliksiz bir azınlığa dönüştürmek isteyen ve bu seçime Yeşiller Partisi altında giren Kıbrıs milliyetçileri ve Kıbrıs Cumhuriyetçileri sadece 342 kişiden oy alabildiler. Dahası, aşırı sağ Oz Karahan’ın adayı olduğu Yeşiller Partisi, Kıbrıslı Elenlerden de bir önceki seçimlere oranla çok daha düşük bir destek gördü. Yine de Oz Karahan’a oy veren Kıbrıs milliyetçileri bu durumu bir yenilgi olarak görmemelidir. Ne de olsa amaçları, Avrupa Parlamentosu’nda “işgali dillendirmekti”. ELAM, bunu kendilerinin yerine bol bol yapacaktır.
Seçimi kaybedenlerden AKEL adayı Niyazi Kızılyürek, AKEL yönetimi tarafından yeterli desteği görmedi, hatta vekillik döneminde partiyle yaşadığı çeşitli uyuşmazlıklardan ötürü kısmi olarak önü de kesildi. Dahası, seçim kampanyası dönemindeki tepeden bakan tavrı nedeniyle kendi kuyusunu da kazmış oldu. Diğer yandan ise karma evlilik çocuklarının vatandaşlık hakkı ile ilgili sözümüzü ve mücadelemizi vekilliği döneminde AP’ye taşıdığından ötürü, Kızılyürek’in eksikliğinin hissedileceği de aşikar. Yine de Kıbrıslı Türk halkının sorunu temsiliyet eksikliğinden çok mücadele eksikliği… Mücadelemiz büyüdükçe, AB’nin kapılarını da aşındırmaya devam edeceğiz, kapının ardında mücadelemizi temsil eden biri olsun ya da olmasın.
Son Söz
Başta söylediğimizi sonda da söyleyelim. Kıbrıslı Türk toplumsal muhalefeti, gerek Kıbrıs sorunu gerek iç meseleler bakımından tarihi bir tıkanıklık ve hareketsizlik döneminden geçmektedir. Yetmiyormuş gibi korkunç bir siyasi, ekonomik ve kültürel abluka da bu sürece eşlik etmektedir. Ablukayı dağıtmak, emek temelli bir mücadele ile mümkündür.
Recent Comments