İsteğine Kavuşmuş Mutlu Kişi – Tahsin Oygar

Kâmran Aziz, 1922 yılında Lefkoşa’da doğdu. Ailesinin maddi durumu, döneme göre iyi sayılabilecek nitelikte idi. Babası o dönemlerde sıtma hastalığının ortadan kaldırılması konusunda büyük emekler sarf eden Doktor Mehmet Aziz, annesi ise adanın ilk diplomalı terzisi Hıfsiye Aziz idi. Kâmran Aziz’in iki kardeşi vardı. Ailesinin eğitime önem vermesi ve döneme göre aydın karakterleri, tüm kızlarının eğitim almasını sağladı. O yıllarda kızların ilkokuldan sonra eğitim almaları hem alışıldık bir şey değildi hem de pek tasvip edilmiyordu. Buna rağmen aile, kızlarını Lefkoşa’daki American Academy’de okuttu. Ablası Türkan Aziz, Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde hemşirelik okuyup ilk Kıbrıslı Türk başhemşire olmayı başardı. Kâmran Aziz de ablası ve babası gibi tıp alanında yükseköğretim almak istese de ikinci paylaşım savaşı sebebi ile üniversiteye gidemedi. American Academy sonrası Kıbrıs’taki İngiliz Yönetimi’nin eczacılık programına girdi ve 1944’te mezun olup 1945’te kendi eczanesini açtı. O yıllarda eczacılık, bugünkü gibi hazır ilaçların çoğunlukta olduğu tarz yerine daha çok ilaçların elle yapıldığı bir dönemdi. Kâmran Aziz, ilk Kıbrıslı Türk kadın eczacı olmayı başardı. Daha sonraki yıllarda Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği’nin kurucu üyelerinden birisi oldu. O dönemde ilaç depolarının kurulmasında öncülük etti. Yanında çalışan kalfalar onun için “ailemizden birisi” diye bahsettiler hep.

Müzik ve tiyatroya ilgisi büyüktü. Annesi Hıfsiye Hanım’ın ud çaldığı bilinmektedir. Müzik yatkınlığını sekiz yaşında piyanoya başlayarak geliştirdi ve London School of Music sınavlarına girmeye başladı. Akordeon ve şan eğitimi alarak kendisini geliştirmeye devam eden Kâmran Aziz’in tiyatro merakı da vardı. O dönemlerde Müslüman kadınların sahneye çıkıp gösteri yapması veya şarkı söylemesi günah ve suç kabul edildiğinden, bu tür etkinliklerde erkeklerin kadın kılığına girip sahneye çıktıkları bilinmektedir. Tüm bu baskılara rağmen Kâmran Aziz, “Akın” ve “Çoban” piyeslerinde roller aldı. Bu, hem ailesinin hem de kendisinin gelişkin bir aydın karakteri olduğunun göstergesidir. 1940-1943 yılları arasında İngiliz besteci ve yazar Gilbert ve Sullivan’ın komik operasında sahne almıştır. Bunun dışında “Mikada”, “Island” ve “Pirates of Penzance”nin korolarında da sahnedeydi.

Çağının önünde, narin, nezaket sahibi, insan ve hayvan sevgisi yüksek, bonkör, disiplinli, çalışkan, yaratıcı ve alçakgönüllü bir kişiliği olduğunu tüm dostları teslim ediyor Kâmran Aziz’in. Çalışkan, yaratıcı ve çok yönlü olması coğrafyamıza hediye ettiği üretimlerin derin izler bırakmasını sağladı. Besteci, söz yazarı, amatör oyuncu ve eczacı, o dönemde Kıbrıs’ta kadın olmak da bunlara eklenince Argasdi’nin “İz Bırakanlar” serisine eklemek boynumuzun borcu oldu. Müzisyen kimliğinin, onun kalıcı bir değer olmasını hep hatırlanmasını diğer özelliklerinden daha fazla sağladığını düşünüyorum. Bugün üç dile çevrilen (Ermenice, Yunanca, İngilizce) “Kıbrıs’ım” bestesi dillerden düşmüyor. “Al Yemeni Mor Yemeni” de öyle. Yüzlerce beste yapmış olan Kâmran Aziz, yine Kıbrıslı Türklerin değerlerinden olan müzik öğretmeni Jale Derviş ile o dönemde meşhur olmuş birçok batı müziğini de Türkiye’de yapılmasından yaklaşık on yıl önce Türkçeye çevirmiştir. Bunlardan bazıları; “Beyaz Güvercinim” adıyla “La Paloma”, “O Sole Mio”, “Love in Portofino” ve “Tombe la neige”dir. Kâmran Aziz, 1945’te İngiliz askerlerinin Lakadamya’da başlattığı radyoda, bir müzik grubu oluşturup yer almış ve kendi bestelerini ve çevirisi yapılmış batı müziğinin örneklerini ada ile paylaşmıştır. “Kâmran Aziz ve Arkadaşları Topluluğu” ismi ile bilinen grup daha sonraları da canlı performans sunmak üzere televizyon programlarına da katılmışlardır.

Bilinen bestelerinin yanında folklorik beste çalışmaları da olan Aziz, “Seni Orakta Gördüm” (1960), “Gelin Geliyor Gelin” (1962) gibi çalışmalarının yanında milliyetçi besteler de gerçekleştirmiştir. “50. Yıl Marşı” (1973), “Kuzey Kıbrıs Bağımsızlık Marşı” (1983) gibi. Tüm bunların dışında tangolar da icra etmiş, klasik müzik ve opera ile de ilgilenmiştir. Yaklaşık bir asırlık ömrüne inanılmaz başarılar ve ilkleri sığdırmış, böyle bir ülkede kadın olarak yolu açmış ve emin adımlarla yürümüş olan Kâmran Aziz’in isminin, Reşat Nuri Güntekin’in “Çalı Kuşu” romanındaki bir karakterin isminden esinlendiği söylenmektedir. “İsmi ile büyüsün” der ya eskilerimiz, Kâmran isminin anlamı da “isteğine kavuşmuş, mutlu kişi”. Sanırım Kâmran Aziz ismi ile büyümüş fakat bununla kalmayıp bu coğrafyaya da kalıcı izler bırakmış ve 8 Mart 2017’de Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kendi şarkısıyla sonsuzluğa uğurlanmış.

Kaynakça:
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kamran_Aziz
https://haberkibris.com/iz-birakanlar-kamranaziz-1335-2022-03-07.html
https://www.biyografya.com/tr/biographies/kamran-aziz-547bb745
https://www.kibrispostasi.com/c49-KULTURSANAT/n406156-kamran-azizin-hayati-belgeseloluyor
https://www.halkinsesikibris.com/kibrisin-kocacinari-kamran-aziz
https://i-rep.emu.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11129/5715/yakulahare.pdf?sequence=1
https://www.youtube.com/watch?v=sImtql91bKs&t=1s

Leave a Reply

Facebook6k
Twitter2k
646