Yansın Enerji Politikaları – Onur Bütüner

Haziran ayı ile birlikte ülkemizde yaz mevsiminin gelişini hissetmeye başladık. Özellikle son iki haftasında yaşanan sıcaklık artışları öğlen saatlerinde hayatı yaşanmaz hale getirdi. Bu artışlarla birlikte ülkedeki enerji ihtiyacı da artmış durumda. Enerji maliyetlerinin yüksekliği ve enerji alanındaki altyapı eksiklikleri ile birlikte ülkemizde yaşayan halk olarak bir çıkmaza girmiş bulunuyoruz. Bununla birlikte birlikte ülkede süre gelen yangınlar ve sonuçları da bizleri deniz, sahil gibi yazın güzel yanlarını düşünmekten uzak tutar hale getirdi.  

Daha haziran ayına girer girmez ülkemiz medyasında yangın haberleri manşetlerde yer almaya başladı. Bu yangınlar bölge halkının da desteğiyle kontrol altına alınmış olsa da her yaz yaşadığımız bu felaketleri tamamen önleyebilmek gerçekten mümkün mü? Sadece yangın helikopteri talep ederek bu yangınlar ile başa çıkabilir miyiz? Yoksa yangınları kabullenip alternatif yangın politikası mı üretmeliyiz? İlk bakışta yangınları kabullenmek çılgınca duyulsa da bu konuyla ilgili durumun farklı boyutları da olduğunu gösteren bilimsel araştırmalar ve makaleler bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de Evrim Ağacı sayfasında geçmektedir. Burada  Akdeniz tipi bölgeler ve Akdeniz Ormanları, “yangına bağımlı ekosistemler” olarak tarif edilmekte; yangınların ne kadar büyük ve korkutucu olurlarsa olsunlar, Akdeniz Ormanları için bir tehdit değil, tam tersine onların ekolojisinin bir parçası olduğu savunulmaktadır.  

Ormanlardaki yangınlarla ilgili ana problem, yangınların kendisinden ziyade, yangınla mücadele yöntemlerinin yanlışlığı ve iklim krizinin körüklenmeye devam etmesi sonucunda kontrolsüz yangın oranlarının artmasıdır. Bu da insan yaşamından tutun da doğadaki tüm canlıları çok daha şiddetli bir şekilde tehdit eden, kontrolü daha güç yangınlara kapı aralamaktadır. 

Yangın sonrası yenileme çalışmalarının hatalı uygulanması da ekosisteme büyük zararlar vermektedir. (1) Buradan da anlayacağımız üzere yangınlardan korunmak, yangın riskini sıfırlamaya çalışmak yerine yangınlar ile ilgili politikalarımızı tekrardan düzenlemek ile olacaktır. Bu politikaları yangın öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayırabiliriz: Yangın öncesinde ormanları müdahaleye çok da gerek kalmayacak şekilde kontrollü yakım için hazırlamalıyız. Öncelikle can ve mal kaybını da azaltabilmek adına yerleşim merkezleri ile ormanları iç içe geçirmemeliyiz. İmar planlarımızı tekrardan revize etmeli, ormanlık alanların, ne sebeble olursa olsun birilerine kiralanmasına izin vermemeliyiz. Bu alanları tutuşturacak ve yangını büyütecek kuru odun, çalı-çırpıların toplanmasını, hayvan otlakıcılığını ve tarımsal ormancılığı teşvik etmeliyiz. Ne yazıktır ki ülkemizdeki durum bunun tam tersidir. Sürdürülebilir bir yangın koruma politikası için yangınların zararlarını hafifletecek ve onu ekolojik bir döngünün parçası olarak kabullenecek politikalara olan ihtiyaç elzemdir. 

Sürdürülebilir bir yangın koruma politikasının en önemli parçası da ülkenizin enerji politikasının düzgün olmasıdır. Ülkemizde süregelen enerji politikalarındaki hatalar bile isteye yapılmaya devam etmektedir. Ülkenin elektrik kurumu olan KIB-TEK’in planlı bir şekilde göz ardı edilmesi ve gereken yatırımların yapılmaması ile birlikte enerji ihtiyacının arttığı yaz mevsiminde uzun süreli elektrik kesintileri de yaşanmaya başladı. Artan enerji ihtiyacına karşı güçlendirilmeyen alt yapılarla birlikte sürekli elektrik kesintisi haberlerini hem duymaya hem de yaşamaya başladık.  

Bunun en önemli sebebi KIB-TEK’e gerekli yatırımları bilinçli olarak yapmayan ve AKSA’ya verilen milyon dolarlar ile halk adına değil sermaye adına çalışan gelmiş geçmiş bütün hükümetlerdir. Çözümü ise AKSA’nın kamulaştırılması, şirkete verilen 30 milyon dolarlık  yıllık kira ücretinin halk yararına enerji politikalarına yatırılması ve harcanmasıdır.  Bu da, elektiriğin halkın temel haklarından biri olduğu unutulmadan ekolojik ve yenilenebilir enerji politikaları ile hem ucuz enerji sağlayarak hem de dışa olan bağımlılıktan kurtularak mümkündür. 

Sermayeden yana politikalar devam ettikçe ne yanan ormanlarımız geri gelebilecek ne de emekçi halkın yüzü gülebilecek. Bundandır ki mevsim ne olursa olsun mücadeleyi ve örgütlenmeyi ısındırmalıyız. Hele de mevsim yazsa… 

¹ https://evrimagaci.org/akdeniz-ormanlarindaki-yanginlar-bu-yanginlarla-mucadele-yontemleri-ve-yangin-sonrasi-yanlis-agaclandirma-konusunda-onemli-bir-uyari-10782 

² https://ozgurgazetekibris.com/kibris/118351-bagimsizlik-yolu-enerji-haksa-kamulastirilsin-aksa.html